BOĞULDUN.
Nefesini hızlı hızlı çek
ciğerlerine. Sanki korkmuş, heyecanlanmış gibi çek.
Evine dön. Evin neresiyse oraya
dön. Neresi? Selde kaybolan evinin parçalarını ara her yerde. Ama bu sularda
yüzmeyi bilmezsin sen. Akıntıya dikkat et. En dibe bat. Kalbindeki ağırlıkla
girer girmez en dibe bat. İşte şimdi çek o nefesi. Bırak kendini. Bırak su
senin evin olsun.
Görünce gülümsediğin her şeyin
uğrattığı hayal kırıklığını hatırlayınca sıkışan kalbini rahatlatmaya çalışır
gibi içine çek. Yandı mı ciğerlerin? Hissetmedin hayır, ruhun diri diri
yanarken iyi geldi. Etrafına baktın. Çok bulanık, pis bir su. Hiçbir şey
göremedin. Bu eller kimin peki? Bir zamanlar kaderinin orada yazdığına
inandığın avuçlarında var mıdır şu an? Senden habersiz orada öylece duruyorlar, neden çırpınmıyorlar? Söylesene.
Ağlarken sana yetmeyen havayı hatırla.
Seni yüzüstü bırakmıştı, en çok ihtiyacın olduğunda dolmamıştı içine. Oysa bu
serin, ıslak derinlik yine yanındaydı biraz daha tuzlu bir şekilde gözlerine
toplanmıştı. Aynı pencereden baktı seninle şu dünyaya. En duygusal anlarının
misafiri oldu hep. Kalkıp canını almak istese hayır mı diyeceksin şimdi?
Ölürken ev sahibi olsa istemeyecek misin?
Çaresiz kaldığın her anda kimseyi
bulamamış gibi çek içine o nefesi. İpsiz bir uçurtma olmak için çabaladığın
zamanları hatırlayıp gülümse. Umutlu olduğun günleri hatırla. Hayallere dalıp
uyuduğun o güzel geceyi, sabahında keşke hiç bitmeseydi diyerek mutlu uyandığın
rüyanı hatırla. Sevginle boğmak istediğin insanları hatırla. Bir zamanlar
olduklarını ve olmadıklarını düşün. Kristalleşip beyazlaşan donuk gözlerine bakarlarsa
arkanda bıraktığın parıltıyı görsünler. Biri bakmak isterse çocukken en sevdiğin
şeyleri görsün. Acının ince ince işleyerek istikrarla yerleştiği gözlerinin
mutluyken nasıl güzelleştiğini görsünler.
Çok çabalayıp başaramadığın, içinde
ukde kalmış bir şeyi gördüğünde çektiğin iç gibi derin bir nefes al. Kolundaki
saate bak. Neden ilerlemiyor? Hayatın boyunca hızlanıp yavaşlayan bu lanet
zaman tam şu an ilk defa sana dost. Tüm anıların kafanda canlansın diye durmuş
ya da belki de hayat filminin seyircisi olabilmek için orada. Sırtın ansızın
gelen bir farkındalıkla acıdı. Zemine çarptın.
Burası mıydı son durağın? Burada
mı arayacaktın evini? Bak su seni kucaklıyor. Onun kolları mı evin? Kokusunu
alabilmek için son kez çek o nefesi içine. Öleceğin fikri aniden çok büyük bir
ağırlık gibi çöktü göğsüne. Hayır yapma. Ağlayamazsın artık öldün. Boğazın
düğümlendi hıçkıramazsın ama bu kez. Unutuldun. Kalplere dolamadan unutuldun. Öldün
sen öldün. Bu karanlıkta kaybolmaya mahkum bırakıldın. Kimse görmedi mi
battığını? Hayır kendin ister gibi göründün. Gelmeyecek mi kimse? Düşüncelerin
neden ilkelleşti? Yalnızlık son ziyaretçin. Artık düşünme yetini de yitirdin.
Bilinçaltın sana rastgele şeyler izletecek. Şanslı mısındır diye sorsam
anlamını bile hatırlayamadığın bir kelime duymuş olacaksın. O yüzden,
belki kahrolduğun bir gece belki
papatyadan taç taktığın bir öğlen..
Boğulanların neden gözleri açık anladın
sonunda.
Evin peki, neresiymiş?
AYRİZ ÖYKÜ GÜR
Yorumlar
Yorum Gönder